Bu Blogda Ara

9 Nisan 2011 Cumartesi

GÜZEL ŞİİRLER

                                                             AKLIM SENDE KALIR

sensizliğin ötesi bensizliğe çıkıyor, silindi hatıramdan, içinde sen olmayan cümleler, sensizliğe inat senli cümleleri kuruyorum hayatıma, şimdilerde küskün papatya kırılganlıgıyla bakıyorum bahara, boynu bükük kırgın, zavallı, anlaki hala küskünüm yokluğuna, anlaki hala kabuk bağlamadı yaram, oluk oluk kahır damlıyor yaralarımdan, dönüşü olmayan bir uçuruma sürükleniyor yokluğun, bilmiyorum şimdi hangi satıra gizlenir aşikar öfkeler, ben öfkeden kalkan yumruklarda gizliyorum seni, öyle yakışıyorki adın isyanıma,
davam diyorum sana, kavgama en çok yakısansın sen, acıya aşk diye kalbime hapsedensin, bu yüzdendir davama sevdam yapışım, bu yüzdendir davalarımın kavgalarında kalbimden dağlanışım, yar yaa gel şirinim ol sevdana sal yüreğime, yada git en güzel şiirim kal kalemimde, yeterki bekletme umudumu hayatın buruk kelimelerinde, dört yanıma saran bu bekleyişlerimden alıp, kendimi beklentisiz yarınlara adıyorum, saçma sapan hayatın orta yerinde, içimdeki mahşer kalabalığında kaybolmamak adına, dilsiz suskunluklar biçtim lisanıma, sağır bir yalnızlık, anlamsız sensizliğimle, yasadığımdan çok yaşlanıyorum, aynalar neden bu kadar acımasız, neden bu kadar gattar, çocuksu gülüşümü, mahsun bakışımı silip attı yüzümden umursamazca, oysa ben her sabah aynaya baktığımda, çocuk gülüşlerime biriktiriyordum yarınlarıma, titiz bir itinayla, oysa ben her sabah aynaya baktığımda, gözlerimde biraz sen biriktiriyordum, bir gün gözlerimdeki boşluğu doldurman umuduyla, şimdi gözüm sensizliğin yangılarında yanıyor kör oluyorcasına,  bu sefer kötü yandım, ateşle oynadım, serfirure etmenin zamanı geldi artık, senin olmadığın bu içimden, çekip gitmenin zamanı geldi ...

bilki yaşanması değildir ömrüm, bilki yaşamamışların enkazıdır, ömrün hayali korkunç topyaların mahsum kurbanıdır, demek geldin, geldinde yaşamı hayatı teyet geçen, bu ölüm kokan gönülde, enkazımın ağır olduğuna hesap etmeden geldin, şimdi mekansızlığımamı, gelişinin hesapsızlıgınamı, geldigin gibi gidecek oluşunamı yanmalıyım, şimdi bu gelişini gelmemişmi saymalıyım, senle uykularımda, cennet yeşili görüyorum rüyalarımda şimdi verip aşkı aşksızlık yangınına, gidiyorum sevdasız yamaçlara, hayatla kardeş oldumya gülüm artık bütün aşklar haramdır bana .


                                               HARETİNLE YANDI GÖNLÜM

özlemin alev alev yandığı saatler bunlar, gün çekiliyor ay parlıyor, geleceksen şimdi gel, umudunla, yüreğinle, sevdanla gel, hayata dair kötü olan ne varsa yük onları, beni yeni umutlara sürükle, aşkın en koyusuna en tutkulusuna götür beni, bin yıldır bekliyor gibiyim seni, bin yıldır tek başıma karanlık bir odada oturuyorum sanki ve kim girip çıkmışsa hayatıma, kim talan etmişse yüreğime, hepsini silmek için gel, bir tek sen kal içimde, seni bileyim bundan sonra, sevdan yetsin bana, senin aşkınla yaşamak istiyorum artık, öyleyse gel bekleme, seninle olmak, seni duymak, seni görmek, seni anlamak, seni yaşamak, tarifsiz sevinçler yaşatacak içimde biliyorum, işte bu yüzden sesleniyorum sana, dallarımdaki kurumuş yaprakları tek tek temizlemek istiyorum, gelişinle yeniden yeşermek, yeni yapraklar açmak istiyorum, ister haber ver ister verme, ama gel olurmu bekliyorum ...

muğlayı sokak sokak geçip gel, her sokakta kendi izini göreceksin şaşırma, nereye gidersen senide götürdüm yanımda, hep yüreğimde, hep aklımdaydın, muğlayı sensiz düşünemedim, gel bu kentin tarihine en ölümsüz sevdayı yazalım, nice aşklara mezar olmuş muğla, bu kez kabul etsin yenilgiyi, hadi gel biz muğla olalım, korma başkasında gördüğün ihanetler iki yüzlülükler, bitmek bilmeyen acılar yok, ilk kez kendini bana bırak kaygısızca, yarını düşünmeden, yaa sonra demeden gel, kurtul seni saran tutsaklıklardan, sana yazdığım, sana yazdığım şiirleri okumak için gel, bak günler anlamsızca geçip gidiyor, oysa ömür dediğin şey üç günlük, birlikte ve severek tüketmek varken bu günleri, böyle koyu karanlıkta kalmak neden, hadi gel, sensiz geçen günlere bir yenisini daha eklemek istemiyorum, özlemin ateşini söndürüp aşkın ateşini yakmaya gel, geleceksen şimdi gel, bekletme artık gel ki, adın eksilmesin dilimden.
                                            
                                               
                                                      SENİ BİR BAŞKA SEVERDİM

seni bir başka severdim ben, kimseyi sevmediğim gibi, bir başka işte, tarif etmesi zor, ben seni sevdiğimde bir şehrin ışıkları gibi yanardı gözlerim, önüne ardına bakmadan hesap yapmadan, seni tüm kalbimle severdim ..

seni bir başkamı severdim, evet haklısın çünkü sen beni hiç sevmedin, sen beni birazcık sevseydin, bir şehrin ışıkları gibi değil, güneş gibi parlardı gözlerim, hep hesaplar yaptın oysa ardınada baktım önünede, aşkı, aşkı yaşatmadın ki bana ...

seni bir başka severdim ben, nefesim gibi çocuğum gibi, vazgeçmeyi hiç aklımdan geçirmeden severdim, adını söylerken içim titrerdi, elin, ayağın, kolun gibiydim, seni bir başka severdim ben, diğer sevdiklerimden fazla severdim, ama her çok seven kadar hata yapmışlığımda vardır, bir zamanlar bende yüreği hızla çarpanların durduğu yerde duruyordum, oradan nasıl görünüyor manzara iyi bilirim, orada yapılan yanlışlardan bende nasibimi aldım, o yüzden şimdi tebessümlerle bakabiliyorum ...

sen beni çok başka severdin, o yüzden hiç görmedin gözlerimdeki sevgiyi, adımı söylerken içimin titremesi sevgidenmiydi, oysa ben hep korkudan sanmıştım, ne zaman deyse tenime tenim, buz gibiydin, sen beni iliklerime kadar donduran bir cehennemdin, sen beni severken doğru olan tek birşey yaptınmı, hakkını yemek istemiyorum ama yaşlanıyorum galiba, ardından geçen onca zamandan, seninle iyi olan hiçbirşeyi hatırlamıyorum, seni her gördüğümde parça parça oluyorum, tebessümlerimide alıp gittiğin aklıma geliyor, sadece, sadece susuyorum ...

seni bir başka severdim ben, bir sahneyi çok net hatırlıyorum, dans ediyoruz göz göze, sen bensin ben senim, birbirimizin kalbinde yeniden aşık oluyoruz, biri şarkı söylüyor sahnede, etrafımızda insanlar var, bize bakıyorlarmı bilemiyorum, ben sende kaybolmuşum, kolların şarmış bedenimi, gülümsemende aklıma takılı bırakmışım, işte bunca yıldan geriye kalan sadece bu, seni bir başka sevdim ben, gözyaşım gibi, dostum gibi, babam gibi, adı mum gibi, bir doğa gibi, seni bir başka sevdim, izin versen bir ömürde severdim ...

asıl ben seni bir başka severdim, yanıma ne zaman gelsen, o an nefes almıyı dahi unuturdum, bende bir sahneyi çok net hatırlıyorum, ellerimi sana uzatmış çaresizce dokunmaya çalışıyorum sana, sen kaçırıyorsun ellerini, gözlerini, sarılıyorum sımsıkı, gitme, gitme diyorum, işte o an aklıma her geldiğinde senin bana bir başka sevdiğini anlıyorum, senin beni hiç sevmediğini anlıyorum.

                                                           BEKLEYİŞİMİN ÖYKÜSÜ

günler güz yaprakları gibi, birer birer dökülürken ayaklarımın dibine, ben hergece karanlığa dikip gözlerimi, senin aydınlığını bekledim, sen yoktun. binlerce adım attım bu yerin sokaklarında, her köşeyi, her ağacı, her parkı ezberledim, sevdaya bulanmış her kaldırım taşında, senin adını aradım, sen yoktun. evlerin duvarları birer birer yüzüme yıkıldı, her bir hücremin acısını taa yüreğimde hissederken, beni enkazın altından çekip alacak elini aradım, sen yoktun. özlem şarkılarını ezberledim, kimine bağıra bağıra, kimine fısıldaya fısıldaya söyledim, karanlığa haykırdım hasretimi, sesimi duyacaksın diye bekledim, sen yoktun. senden gelecek tek bir haberi bekledim, saatler asırlar gibi geldi geçmedi, çalan her telefonu yüreğimin deli bir çağlayana dönen atışlarıyla açtım, senden başka duyduğum her seste, aynı hayal kırıklığını yaşadım onlar beni duymak istiyordu, bense seni, sen yoktun...

seni aramaktan yorgun düşmüş bedenimi, karanlığın kucağını uzattım her gece, bir an önce sabah olsun diye, uykumun beni çekip almasını istedim, olmadı kaç gece sabah ettim gözlerimi kapamadan, kaç gece merdivendeki ayak seslerini dinledim gelen sensindir diye, sen yoktun. her yağmurla birlikte hüzünde yağdı bu kentin üzerine, bulutlar yalnızlığın işaretiydi, benim için beni ıslatan yağmurlar olmadı, ben senin özleminle sırılsıklamdım her mevsim, hayat merhaba dedi bahar çiçek açtı, sen yoktun. her istasyon, her otogar adresim oldu, bir trenden inersin sandım, otobüslerdeki her yolcuya sensin diye baktım, yada yolculara vurdum kendimi, kimsenin uğramadığı köylere, adı duyulmamış kasabalara gittim senden bir iz aradım, sen yoktun. denizin sonsuz maviliğine umut bağladım, kıyılarda tükettim bekleyişlerimi, hep sensiz gemiler geçti limanlardan, ben gemicilerin hasret türkülerine eşlik ettim, sen yoktun. gözümden bir tek damla yaş akmadı,
onlar sana aitti, sana kalmalıydı, kimseye söylemedim acılarımı, bekleyişimin öyküsünü kimselere anlatmadım,
nice fırtınalar koptu yüreğimden, sığınacak bir liman, yaslanacak bir omuz aradım, içime dökücek bir insan aradım, sen yoktun.

                                     HER ZAMAN HAYALİMDE YÜKSELDİĞİN YERDE KAL

bir ölü gelecek evine yarın, gözlerinde yarım kalmış arzular, dalıp hayaline hatıraların, duracak kapında sabaha kadar,duyunca kapının çalındığını, korkulu gözlerle dışarı bakma, bütün odaların yak ışığını, bir benim kaldığım odayı yakma,siyahlar giyinde pencereye çık, aç kapayı korma yabancı değil, bir ölüki yaşıyor gözleri açık,ölüm seni sevmekten acı değil,aradı bu ölü hayatı sende, öldü artık sevsende sevmesende, kol kola gezdiğimiz ıslak caddelerde kal, seviştiğimiz geri gelmez gecelerde kal, adını anmasanda bana hiç gelmesende, ne olur hayalimde yükseldeğin yerde kal .

                                                   AŞK HESAP SORMAZMI BİZDEN

ayrıldık diyelim sevgilim senle, herşeyi unutmak kolaymı sence, aşkı siz olurmu sandınız diye, hatıralar ceza vermezmi bize,sen bir zalime ben bir zalime, düşeriz çaresiz bin bir dertlere, seninle yok yere ayrıldık diye, bundan sonra kader gülermi bize, sevmemize rağmen ayrıldık diye, pişmanlık yol kesip sormazmı bize, siz bu aşkı nasıl yıktınız diye, gönlümüz sormazmı diye, alaca karanlıkta olsun ölümüm, kısın lambaları kısın, alın götürün umutlarımı, kederlerim dünyada kalsın, ölüm fermanımı okusun savcı, toplansın iki üç dost beş on yabancı, gün doğmadan kurulsun darağacı, beni hayallerimin bittiği yere asın .

                                              BU AKŞAM SENİ ÖLESİYE ÖZLEDİM

bu akşam hayalin canlandı gözlerimde,
ışık oluyorsun bana karanlık gecelerimde,
yıllanmış şarap gibi yanıyorsun içimde,
bu akşam seni ölesiye özledim.

bu akşam seni görmek istiyor gözlerim,
sıcak ellerini tutmak istiyor ellerim,
sevginle dolup taşmak istiyor kalbim,
bu akşam seni ölesiye özledim.
bu akşam seni senden son defa istiyorum,
dayanacak gücüm kalmadı bekleyemiyorum,
ellerim semada dualar ediyorum,
bu akşam seni ölesiye özledim.

                                                          İŞTE BÖYLE GİDECEKSİN

işte böyle gideceksin salına salına, ardına baka baka,
kimi bekliyorsunda bakarsın ardında demezlermi adama,
sen bir gurursuza sevmedinki güzelim ki gelsin ardından,
o asilce sevdi ve asilce bıraktı,
yaptığını çekeceğinden kuşkunmu vardıda, şimdi ağlarsın,
görünen köy misali varmıydı gerek klavuza,
şimdi yerli yersiz ağlama vaktidir ,
çevrene ne yapacağım diye sorma vaktidir,
alacağın cevabı ben söyleyeyim güzelim, bilmiyorum diyecekler,
kimin gücü yeterki zamanı geri çevirmeye,
öyleyse sen sadece susmayı dene,
ilk bıraktığın gibi güçlü sansınlar seni,
bu beni daha mutlu eder, ben bir çaresize sevmişim dememem için,
sen öyle omasanda ve ben bilsemde sen güçlüymüş gibi yap,
şimdi hoşçakal deme zamanı ama sen hoşçakal demeyi haketmiyorsun,
sevmenin ve sevilebilmenin hakkını verebilenindir o,
sana söylenecek tek bir sözüm var,
bu ömrü sevgiye hasret leyla misali yaşaman dileğiyle..